
Gazze yok ediliyor ve hiçbir küresel güç bunu durdurmak için bir şey yapmıyor.
6 Ekim’de Filistin’deki kan, acı ve ıstırap dünyanın ilgisini çekmiyordu. Bunlar kabul edilemeyecek kadar sıradan, “normal” şeylerdi. “Normal “den kastın 17 yıllık İsrail ablukası ve 56 yıllık işgalle boğulmuş bir Gazze olduğunu unutmayalım. Normalden kastın, İsrail askeri saldırılarının neredeyse rutin hale geldiği, her saldırıdan sonra sivillerin ölüme terk edildiği ve her iki yılda bir on binlerce evin, caminin, kilisenin, hastanenin, kültür merkezinin ve eğitim kurumunun yerle bir edildiği bir Gazze anlamına geldiğini unutmayalım.
Gazze’de “normal” olan günde 4 ila 12 saat elektrikti. Hastaneler son çare olarak başvurulan yerler haline gelmişti çünkü bu “normalde” her bin kişiye sadece 1,4 yatak düşüyordu.
Ailelerin açlıktan ölmesi, temel ilaçların tükenmesi, mezunların kasvetli bir geleceğe bakması ve büyük çoğunluğun sadece yardımlarla hayatta kalması “normaldi”.
Ancak bu “normal” uzun zamandır sağır edici bir küresel sessizlikle karşılanıyordu. Bu “normal” fark edilmedi, dünya siyasetinin sadece bir arka planını oluşturdu ve nadiren geçici bir yorumdan öteye gitmedi.
Yakın zamana kadar. Ta ki 7 Ekim’e kadar. İsrailli siviller öldürüldüğünde dünya ayağa kalktı. Not aldılar, tartıştılar, kınadılar. Tarihi Filistin topraklarında dökülen kanın dehşetini gördüler. Filistin hakkındaki konuşmalar ancak kan farklı bir renk aldığında ana akım haline geldi.
Gazze’de ve işgal altındaki Filistin’in tamamında her gün yaşanan dehşete kayıtsız kalan aynı dünya, artık ilgileniyor ve araştırıyordu.
Yirmi gün içinde Gazze Şeridi 12,000 tondan fazla patlayıcının hedefi oldu. Bu da 7 Ekim’den bu yana Gazze’nin her kilometre karesine ortalama 33 ton patlayıcı düştüğü anlamına geliyor.
İsrail, aralarında 2.300’den fazla çocuğun da bulunduğu yaklaşık 6.000 Filistinliyi katletti ve 1.500’den fazla kişi hala enkaz altında. Yaralanan 16,000’den fazla çocuk, kadın ve erkek, tedavi görebilecekleri neredeyse hiçbir hastane kalmadığı ve hastaneye ulaşmayı başardıklarında da neredeyse hiçbir tedavinin yapılamadığı bir yaşamın kıyısında sallanmaya terk edildi.
İsrail bombaları, benim evim de dahil olmak üzere yerleşim birimlerini yerle bir etti. Binlercesi gibi benim evim de artık yok. Yaklaşık 1.4 milyon Gazzeli yerinden edildi. Gazze yok ediliyor ve hiçbir küresel güç bunu durdurmak için bir şey yapmıyor.
Geçtiğimiz 20 gün boyunca dünya akıllardan çıkmayan tek bir soruya takılıp kalmış görünüyor. Görünüşe göre cevap Gazze’nin haritadan silinmesi. Ancak bir soru küresel olarak varlığını sürdürüyor: Bunu nasıl yapacağız? Gazze’yi nasıl yok edeceğiz?
İsrail, hem siyasi söyleminde hem de askeri duruşunda, Gazze Şeridi’ni yeryüzünden silme ve burayı evi olarak gören “insansı hayvanlara” boyun eğdirme hırsını gizlemedi. Ancak onlar bu soykırım gündemini ilerletirken, politikacılar, ünlü simalar ve Batılı kanaat önderleri sadece başlarını sallayarak onaylamakla kalmıyor, bunu başarmalarına yardımcı olmak için tam destek sunuyorlar.
Amerika Birleşik Devletleri’nde Joe Biden şapkasını Kongre’de dolaştırarak, İsrail’in “Gazze Soykırımı projesi” için ayrılmış milyarlarca dolar tutarında bozuk para topluyor. Dünyanın öbür ucundaki Japonya bile Gazze soykırımının durdurulmasına karşı oy kullanmak üzere Güvenlik Konseyi’ne gidiyor.
Arap liderliği, büyük bir ikiyüzlülükle, Filistin’i desteklediklerini dile getirirken, onları Gazze’den Sina’ya sürme önerilerini reddediyor. Negev’e toplu bir sürgün ise daha kabul edilebilir görünüyor. Kuşatma altındaki Gazze Şeridi’nin her zaman sadık komşusu olan Mısır, Gazzelilere tabutlardan oluşan ve yanında bazı Covid ekipmanları dışında neredeyse hiçbir şey olmayan cömertçe bir menü sundu.
Hiç kimse Gazze’nin yok edilmemesini önermedi.
Akrabalarımın, yoldaşlarımın ve Gazze’de yaşayanların sesi olarak, çok mütevazı bir öneride bulunuyorum: Ateşkes ilan edilsin. Bu, Gazze’deki soykırımı sona erdirmek için bir çağrı değildir. Bunun yerine, daha ekonomik, daha az kaotik ve katlanarak daha etkili bir yöntem sunuyorum. Hava saldırılarını ve yıkımı durdurun.
Bundan sonrasını biz, Gazze halkı, halledeceğiz.
Ölülerimizi enkaz altından çıkaracağız, yardımlarla bile binlerce kişinin daha öleceğini biliyoruz. Keder, kaybedilen evlerin, aziz hatıraların ve yıkılan hayallerin ardından pek çok kişiyi tüketecek. Kadim hastalıkların salgınları, şehir mezarlığımızın yıkıntıları arasında can alacak. Diğerleri ise fosfor bombaları, füzeler ve diğer cephaneliklerden çıkan ölümcül gazlar ve kimyasalların artçı etkileri nedeniyle acı çekecek – İsrail’in gelecekteki çabaları için Gazze’de uygun bir şekilde saha testi yaptığı silahlar.
Bazıları yarı ayakta duran evlerine dönecek, teselli arayacak ama zayıflamış yapılar çökerken ölümü bulacak. Bu ezici ölümle kuşatılmış çok sayıda kişi ise umutsuzluğa teslim olup kendi canlarına kıyacak.
Yok oluşumuza tanıklık eden ve fildişi kulelerinin güvenli sınırlarından adaleti savunarak vicdanlarını rahatlatmaya çalışan Batılı akademi için, uygun bir şekilde çalışma konusu haline gelebilecek sadece bir avuç insan geriye kalabilir.
Ateşkes. Şimdi. Bize son bir kucaklaşma lüksü bahşedin. Sonumuz yakın, içiniz rahat olsun.
Kesintisiz Faaliyet Çeviri Kolektifi
Not 1: Bu yazı Ahmed Nehad tarafından yazılmış ve The Nation sitesinde yayınlanmıştır.
https://www.thenation.com/article/world/the-world-has-never-cared-about-gazas-suffering/
Not 2: Günlerdir devam eden İsrail saldırıları sırasında evi yıkılan Filistinlilerden biri olan yazar ve çevirmen Ahmed Nehad’ın, Gazze Şeridi’nde internet çökmeden önce dünyayla paylaşmak istediği sözleri.