Devrimcilerin Güncel Görevleri 1: İşçi Sınıfı Partisinin İnşası – Sinan C. Keskin

İşçi sınıfının siyasal mücadelesinde biriktirdiği deneyimi billurlaştıracak, çoğaltacak ve bu deneyimden sistemi dinamitleyecek bir Marksist Leninist işçi sınıfı partisini inşa…Mahir’e, Hrant’a, Berkin’e, Taybet Ana’ya nicelerine sözümüz…

Devrimci mücadelenin tarihsel süreci içinde tek bir mücadele biçimi ya da örgüt modelinin mücadelenin bütün ihtiyaçlarını karşıladığı görülmemiştir. Her zaman için çoklu mücadele biçimleri, modeller mevcuttur. Çünkü toplumsal sınıflar, tek bir noktadan örgütlenebilecek kadar sade yapılar/ilişkiler değildir. Devrimci ustalık bu çoklu yapının birbiri ile ilişkisini doğru bir tarzda kurmaktır.Bu yazı dizisinde, bugünün 3 örgütsel ihtiyacı olan, işçi sınıfı partisi, demokratik kitle partisi ve ikisi arasında volan kayışı olacak meclisler üzerine bir tartışma yürütülecektir.

Silkiniş Hamleleri’ni Geleceğe Teyellemek

Saray Faşizmi’nin, 14-28 Mayıs Seçimleri’nin ardından yakaladığı moral üstünlük işçi sınıfının fiili direnişleri ve bu direnişlerin yakaladığı başarılar (Akbelen Direnişi’nin yarattığı olumlu havayla, son on yılda yoğun bir proleterleştirme dalgasına yataklık yapan Antep’te Şireci İşçileri’nin, Urfa’da Dedaş İşçileri’nin, Türkiye kapitalizminin finansal ve ticari merkezi İstanbul’da İBB Ağaç A.Ş İşçileri’nin direnişi) ile ufak ufak dağılıyor.

İktidarın kendi suretine hayran olduğu aynayı, burjuva muhalefetin içine düştüğü büyük bunalımla beraber, işçi sınıfının “iş başa düştü” ruh haliyle gündelik kıpırdanışları tuzla buz ediyor. Bu silkiniş hamleleri, sadece sistematik yoksullaştırma ve faşist idare hamlelerine karşı devrimci siyasetin belini doğrultacağı toplumsal güzergahı işaret etmekle kalmıyor, aynı zamanda devrimci hat ile burjuva siyasetin seçim odaklı kısır varyantlarında sıkışan düzen muhalefeti arasındaki konturları kalınlaştırıyor.

Ancak bu saydıklarımızdan daha önemli olan ve bu silkiniş hamlelerinin geleceğini belirleyecek olan, bir yandan bu mücadeleleri çeşitlendirip derinleştirirken bir yandan da bu mücadeleler ile edinilmiş mevzileri, bir işçi sınıfı partisinin üzerinde yükseleceği kolonlar olarak örgütlemektir. Bunda yeni bir şey yok: devrimciler, işçi sınıfı içinde yürüttüğü çalışmaları her daim bir adım ilerideki örgütlülüğe teyellemek için yürütürler. O halde kritik olan, mevcut sınıflar mücadelesinin ihtiyacı olan (bir adım ilerideki örgütlülük) temel halkayı tespit etmektir. Bu temel halka, işçi sınıfı partisi olarak görülen bir örgütün büyütülmesi; kadrosal inşasını tamamlayan bir yapının toplumsal olarak derinleşmesi; devrim sürecinde parti içindeki reformist eğilimlerle mücadele edilmesi, işçi sınıfı müttefikleri içinde sağlam dayanaklar üretecek hamlelerin yapılması gibi çeşitli politik güzergahlar olabileceği gibi, işçi sınıfı partisinin olmadığı koşullarda, parti örgütünün politik ve örgütsel inşası ile eşzamanlı biçimde, örgütün üzerinde yükseleceği toplumsal mücadeleleri birer kolon olarak dikmek de olabilir.

Geçiciliğin kutsandığı “anlık bildirim çağı”nda, tarihsel olanı hatırlatmak ve hatırlayarak yürümekten başka yol yok, kimileri buna “ezber” dese de. Yine ve yeniden: bizim için bugünün temel ihtiyacı; işçi sınıfı partisinin politik, örgütsel ve toplumsal olarak inşasıdır. Bu inşa sürecinde, Marksizm-Leninizm’in tarihsel krizlerine somut mücadelelerin ürettikleri eşliğinde çözümler bulmak ve bunları enternasyonal düzlemde örgütlemektir.

Bu inşa, en geri zeminler dahil (ücret mücadelesi vs.) işçi sınıfı mücadelesinin her veçhesindeki direniş mevzilerinde var olmak, önerdiği ve örgütlediği ile devrimci siyasete somut bir hüviyet kazandırmak, buradan süzülen deneyimi sınıfın farklı bölüklerine taşıyacak volan kayışlarını çekmek, toplumsal ve siyasal arasına dikilmiş bariyerleri bizzat mücadele içinde mücadelenin özneleri ile beraber dinamitleyecek bir politik tutumu inşa etmek gibi kuyumcu titizliği gerektiren unsurları içeriyor. Yetmez, işçi sınıfı partisinin inşası, Saray Faşizmi’ne karşı geniş toplumsal kesimler içindeki demokrasi ve ezilenlerin adalet mücadelesinin de kurucu unsurlarından biri olmak zorundadır. Aksi halde, burjuva kliklerin birinin önderliğinde, ortalama bir anayasa ve liberal parlamentarizm savunusundan veya buna kaybettirme hedefiyle verilen şerhli destekten Saray Faşizmi’ni def edecek bir irade çıkmayacağını 14-28 Mayıs Seçimleri’nde gördük.

Faşist bloğun, 14-28 Mayıs sürecinden faşizmin devlet katındaki organizasyonunu güçlendirerek çıktığı ortada. Fakat seçimlerin yarattığı toz bulutu dağıldıkça, mevcut bloğun -özellikle kentli- toplumsal muhalefeti bütünüyle teslim alacak hamleler geliştirme kapasitesinden yoksun olduğu da günbegün aşikâr hale geliyor.

Ancak Türkiye Devrimci Hareketi’nin içinden geçtiği örgütsüzlük ve buna bağlı olarak etkisizlik evresinin, yarattığı kısıtlar, faşist bloğun yarattığı bütün sorun alanlarını, işçi sınıfı partisinin inşa sorunlarıyla birlikte çözmeyi, halkın gündelik mücadelesini sınıfsal mücadelenin sıçrayacağı bir tramplene dönüştürmeyi engelliyor.

Yitirdiğimiz şu: örgütlü aklın pratik yol açışı. Faşizmin yarattığı, bedenimizi dahi kangrene çeviren bu buzlanmayı kıracak buz kıracağı orada: örgütlü aklın pratik yol açışında. Sonrasında, o yollarda (toplumsal zeminlerde) biriken mücadelenin kolektif bir deneyime (sınıf bilinci) dönüştürülmesi ve o deneyimin somutlanacağı mekanizmanın (işçi sınıfı partisinin) inşası. İşçi sınıfı partisinin devrimci kazanımlara doğru yürüyüşü. Eş zamanlı gelişen mücadele-bilinç-parti-iktidar yürüyüşü…

Hiçbir sınıfın çıkarları siyasette pür-i pak biçimde bulunmaz. İç içe geçen çıkarlar, karşılıklı mücadele sonucu gerileyen/geriletilen talepler, sınıfsal pozisyonlarla rezonansa giren kimlikler vb. gibi çoklu dinamikler siyaset haritasını karmaşık biçimde şekillendirir. Mücadelenin en kutuplaştığı anlarda dahi ana toplumsal sınıflar (burjuvazi ve proletarya) kendileri etrafında ördükleri tarihsel bloklar içinde hareket ederler. Sorun bu tarihsel bloklar içinde hangi sınıfın hegemonyasını tesis ettiğidir. Biz Leninistler için ezilenlerin ve sömürülenlerin tarihsel bloğu içinde proletaryanın hegemonyasını tesis etmek temel görevdir. Bunu yapacak olan da bugünün çelik çekirdek örgütü, geleceğin Leninist işçi sınıfı partisidir. Kadro yığınağının yapılacağı kalıcı zemin burasıdır. Bu zemin devrimci faaliyetin adresidir.

İşçi sınıfı partisi ilk aşamada, sınırlı sayıda devrimcinin politik ortaklıkla oluşturduğu bir çekirdektir. Bu çekirdeğin unsurları meclislerde ve demokratik kitle partisinde açık faaliyet yürütürler. Bu faaliyetlerde açığa çıkan devrimcileşmeye aday ilişkiler yakalanan deneyim ortaklığı üzerinden, temel devrimci eğitimlerini alıp etik politik bir duruşu sindirerek işçi sınıfı partisinin kadrosuna dönüşürler.

Kısacası, işçi sınıfının siyasal mücadelesinde biriktirdiği deneyimi billurlaştıracak, çoğaltacak ve bu deneyimden sistemi dinamitleyecek bir Marksist Leninist işçi sınıfı partisini inşa…Mahir’e, Hrant’a, Berkin’e, Taybet Ana’ya nicelerine sözümüz.

Şayet esas önemli olan kapitalizmin bir formunun ya da dönemsel bir varyantının eleştirisi değil; bütün sömürü ilişkilerini sonlandıracak, ezilenlerin adaletini hâkim kılacak bir toplumsal düzeni, nüvelerini bugünden filizlendirerek kurmak ise, işçi sınıfı partisini inşa diye adlandırdığımız süreci, işçi sınıfının gündelik yaşamı içerisinde anlamlı, somut ve örgütlenme zemini yaratan bir politikalar bütünü olarak var etmektir- ötesi devrimcilerin kendi aralarında yürüttüğü entelektüel tartışmalardır.

Bunun yolu ve yordamı üzerine devam edeceğiz…